Avrupa'dan Osmanlı geçtiRadikal, 27.04.2012
'Osmanlı Kültürünün Avrupa'daki Yansımaları', Osmanlı'nın korku yaydığı ve kendisinin de yayıldığı 1453 ile düÅŸmanlarının artık rahatladığı 1699 yılları arasındaki dönemi inceliyor.
16. yüzyılda yaÅŸamış bir Romanyalı prensi tamamen Osmanlı kıyafetleri içinde gösteren resim sizi ÅŸaşırtır mı? Ya da tıpkı Osmanlı ordusundaki ‘delibaÅŸ’lar gibi sırtlarına kartal kanatları baÄŸlayan Ä°sveçli hafif süvari birliklerine ne dersiniz? Ya da bire bir Yeniçeri kıyafetleri giymiÅŸ, Saksonyalı piyadelere...
Ben bütün bunları Prof. Dr. Nurhan Atasoy’un Lale Uluç’la birlikte hazırladığı kitabında gördüm ve hakikaten ÅŸaşırdım. Türkiye ’de özellikle Osmanlı sanat tarihi konusunda en önemli isim olan Atasoy, ‘Lale’, ‘Hasbahçe’, ‘Ä°znik’, ‘Harem’ gibi dev kitaplarına bir yenisini ekledi: ‘Osmanlı Kültürünün Avrupa’daki Yansımaları’.
Kitap, Osmanlı’nın yenilmez bir güç olarak kabul edilip korku yaydığı ve kendisinin de yayıldığı 1453 ile düÅŸmanlarının artık rahatladığı 1699 (Pasarofça AnlaÅŸması) arasındaki bir dönemi inceliyor. Bu dönemde Osmanlı’yla sınırdaÅŸ olan, sürekli savaÅŸ içinde bulunan önemli rakipleri Macarlar ve Ruslar bile ondan etkileniyor. Bu etki Polonya’ya, Ä°sveç’e hatta Ä°ngiltere ’ye kadar yayılmış. Osmanlı korkulan ve merak edilen bir güç, bir kültür olarak düÅŸmanlarının hayatına giriyor. Tabii burada dönemin ticaret aÄŸlarının da önemini belirtelim.
Halil Ä°nalcık, bu kitabın başındaki makalesinde Osmanlı devletinin tüccar sınıfının çıkarlarını korumaya gösterdiÄŸi özel ilgiden söz ediyor. Tüccarlar sadece deÄŸerli kumaÅŸları halıları filan deÄŸil, aynı zamanda yerleÅŸik kent toplumlarının devamlılığı için gerekli olan temel gıda ve hammaddenin de saÄŸlanmasında rol oynuyorlar. Bir yandan vergi gelirlerini artırıp devleti zenginleÅŸtirirken bir yandan da Floransa, Londra saraylarına zenginlik göstergesi olan Osmanlı halıları yollayarak kültürel etkileÅŸimin somut mirasının oluÅŸmasını saÄŸlıyorlar. Bu tüccarların Osmanlı topraklarının dışına ne kadar çok halı, kumaÅŸ, çini çıkarttığını Nurhan Atasoy’un kitabında görmek mümkün.
Atasoy, altı yıl boyunca 14 ülke gezmiÅŸ. Batı ve Orta Avrupa ülkelerinin müzelerinde depolara inip, envanterleri tarayıp kimsenin farkında bile olmadığı Osmanlı kökenli eski eserleri neredeyse keÅŸfetmiÅŸ. Petersburg’daki Hermitage’ın depolarında kıymetli Osmanlı kumaÅŸlarıyla yapılmış papaz elbiselerini, Piza’da bir müzede Ä°nebahtı Deniz Savaşı’ndan kalma Osmanlı sancakları koleksiyonunu ya da Romanya BraÅŸov kentindeki bir kiliseyi dört asırdır süsleyen yüzden fazla Osmanlı halısını görmek, Nurhan Atasoy’u bile ÅŸaşırtmış.
AyÅŸe Hür’le birlikte TRT Türk’teki GeniÅŸ Zaman programında ağırladığımız Nurhan Atasoy, kitapta yer verdiÄŸi pek çok ÅŸeyin genç araÅŸtırmacılar için birer ipucu olduÄŸunu söyledi. Hakikaten her biri, üzerinde birer tez yazılabilecek ilginç ve önemli keÅŸifler.
Atasoy ve Uluç’un gösteriÅŸli kitabını Turkish Culturel Foundation adlı vakıf yayımlamış. Vakfın Osmanlı yemekleri, süs eÅŸyaları, sanat ve kültürü için kurduÄŸu markalardan biri olan Armaggan’ın bir yayını bu kitap.
Sanatın dekoratif ve iÅŸlevsel yanıyla öne çıktığı, sanatçıların deÄŸil ama zenaatkarların söz konusu olduÄŸu ortaçaÄŸda kültürel etkileÅŸimin boyutları üzerine pek çoÄŸumuzun az bildiÄŸi olguları anlatıyor. Hem de öyle efsanelerle deÄŸil, asırları geride bırakmış sayısız somut örnekle.
KumaÅŸlar
Osmanlı ipekli dokumalarının en büyük pazarı Balkanlar, doÄŸu Avrupa ve Moskova PrensliÄŸi olduÄŸu söylenebilir. Eflak BoÄŸdan ve Erdel gibi Osmanlı devletine baÄŸlı özerk prensliklerin saraylarında Osmanlı kumaÅŸlarına hayranlığın anlaşılır bir yanı vardı; Osmanlı kumaşından Osmanlı kalıbı ve kesimiyle dikilmiÅŸ kaftanlar bu eyaletlerdeki aristokrasinin giyim tarzının temelini teÅŸkil ediyordu.
ÇÄ°çek ve bÄ°tkÄ°
Ä°stanbul ve Anadolu’daki çiçek çeÅŸitliliÄŸi ve bunların gündelik hayattaki yaygın kullanımı Avrupalı seyyah ve elçileri kendine hayran bırakıyordu. Buradan Avrupa’ya giden tek çiçek lale deÄŸil. ÇiÄŸdem, siklamen, sümbül, zambak, ÅŸakayık, karanfil, farklı nergis ve iris türleri 1600’lerden önce Avrupa’ya ithal edilmiÅŸ.
Halılar
Osmanlı coÄŸrafyası ve Anadolu ’da dokunan halılar bir zenginlik göstergesi. Mediciler’in defterlerinde dönemin sanat eserlerinden bile daha pahalı çok sayıda ‘Türk halısı’ndan söz ediliyor. Bu halılar Ä°ngiltere ’de masa örtüsü ya da duvar halısı gibi dekoratif olarak kullanılıyor. Estetik deÄŸerleri nedeniyle dönemin tablolarında kendine yer buluyor. Mesela Hans Holbein imzalı bir tabloda ünlü Kral 8. Henry bir Türk halısının üzerinde duruyor.
SÄ°lahlar
Osmanlı silahlarıyla tablolara poz vermek özellikle DoÄŸu Avrupa asilzadeleri arasında moda. Müze ve ÅŸatolarda geniÅŸ bir miÄŸfer koleksiyonu var. Yeniçeri kıyafetleri içinde Polonyalı ve Alman birliklerini gösteren resimler var. Polonya ordusu Osmanlı tarzı hafif süvari birlikleri oluÅŸturmuÅŸ, ‘karabela’, ‘nacak’, ‘kalkan’ gibi bazı Osmanlı silahlarının benzerlerini kullanıp onları bu isimlerle anmıştı.
Osmanlı Kültürünün Avrupa’daki Yansımaları:
1453-1699
Nurhan Atasoy, Lale Uluç, Armaggan Yayınları
2012, 443 sayfa, 275 TL.